Kişileri yargılarken, nasıl bir insan olduğunu algılarken mutlaka göz önünde bulundurulması gerekir. Sadece duyumlarla, sözlerinin cımbızlanmasıyla, ortaya atılan iddialarla değerlendirmek tamamen kötü niyetin göstergesi... Ancak onu da dikkate almanın belli bir geçerlilik süresi var. Kendini ispat etmek, anlatmaya çalışmak, gerçekleri ortaya koymaya gayret etmek boş bir çabadan ibaret. Zira herkes sizi kendi bilgisi, düşüncesi, menfaati çerçevesinde değerlendirmeye, her sözünüzü her haraketinizi anlamak istediği yere evirmeye devam edecektir.
Virginia Woolf diyor ki: "Kadının varlığına katlanamayan zihniyet; elbette onun yazmasına, okumasına, düşünmesine de karşıdır." Halbuki bir edebiyatçının, eğitimcinin gördüklerini, hissettiklerini, empati kurduklarını ifade edebileceği en etkili enstrümanı yazmaktır. Aklından ve kalbinden süzerek yazıya döktüklerinden okuyucunun ne anlayacağı artık yazarı bağlamaz. Herkes kendi zihniyetine göre algılar, yorumlar, yargılar. Yazar için bunun bir önemi yok...
"Bazen başka birinin gerçeğini anlamak için tek yapman gereken bakış açını değiştirmektir." diyor Dan Brown. Bakış açınızı değiştirebilirseniz, insanların sevgisinin mahiyetini, art niyetli olup olmadığını, amaçlarını, çıkarları için bir mücadele verip vermediğini, çaresizliğini, umutlarını, vazgeçişlerini, sebeplerini, sonuçlarını ve daha pek çok şeyi şeffaf bir şekilde görebilir, hepsini daha net algılayabilirsiniz. Böylece kin duymaz, nefret etmez, sadece anlarsınız... gerçekten anlarsınız... anlamak masraflı iştir vesselam! O yüzden yanlış anlamak daha çok tercih edilir...
Yorumlar
İlk yorumu sen yap