Doğruca dervişin yanına gelir ve kafasının kazınmış olan tarafına sert bir tokat atarak “Kalk bakalım kabak, kalk da traşımızı olalım.” diye bağırır. Dövene elsiz, sövene dilsiz derviş sabreder ve kalkar koltuktan. Kabadayı oturur. Fakat traş olurken de susmak bilmez. “Kabak aşağı kabak yukarı” diye alay eder durur dervişle.
Nihayet traşı biten kabadayı dükkandan çıkar gider. Bir kaç metre ileride kontrolden çıkan bir at arabası kabadayıya çarpar ve yokuş aşağı sürüklenen kabadayı oracıkta feci şekilde can verir.
Bunu gören berber dervişe bakar: “Bu kadarı ağır olmadı mı derviş efendi?” diye sorar. Derviş düşüncelidir, cevap verir: “Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim oysa. Gel gör ki kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!”
Yorumlar
İlk yorumu sen yap