Her zaman üzülecek birşeyler buluruz değil mi? Dünyada o kadar güzel şey olurken biz gidip en saçma şeylere bile üzülürüz. Duygusallık, pek çok insanın doğasında bulunan sağlıklı bir durumdur, fakat her şeyin fazlası zarar. İrademiz dışında olan şeylere üzülmemek için kendimizi keşfetmemiz gerekiyor.
Hangi duyguların bize zarar verdiğini ya da nelerin bizi mutlu ettiğini tam anlamı ile öğrenirsek kendimizi tanımış oluruz. Bence buda bizi irademiz dışındaki şeylere üzülmekten biraz da olsa uzaklaştırabilir.
Bize kendi gücümüzün farkına varmamız gerektiğini hatırlatan yazarımız Epiktetos, Hierapolis’te köle olarak doğmuş, hayatı boyunca alınıp satılarak ve sürgün yiyerek oradan oraya savrulmuş bir bilgedir. Bilindiği kadarıyla M.S. 50 yılında Roma’nın Küçük Asya’daki Frigya eyaletinde Hierapolis şehrinde dünyaya gelmiştir.
Ailesinin kendisine verdiği gerçek isim bilinmemektedir. Epiktetos takma adıdır ve Yunanca’da “elde edilmiş, kazanılmış” anlamına gelmektedir. Muhtemelen azatlı bir köle olduğu için bu ismi almıştır. Hayatının gençlik yıllarını Roma’da geriye kalan kısmını Yunanistan’nın Nicopolis şehrinde geçirmiştir.
Yorumlar
İlk yorumu sen yap